TAHAMMÜL…
- Elif Yeniçeri

- 8 Eyl
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Eyl

💈 Bazen bizi ayakta tutar, bazen içimizde sessizce büyüyen bir yük olur.
Nitekim Türk Dil Kurumu’na göre kelimenin kökeninde de “yüklenme, katlanma, dayanma” anlamları vardır.
Yani tahammül, dilimizde de insanın omzuna aldığı görünmez bir yük gibi tarif edilmiştir.
🪄 Psikolojide bu kavram “sıkıntı toleransı” (distress tolerance= olumsuz duygulara katlanabilme kapasitesi) olarak geçer.
Kriz anlarında dayanıklılığımızı artırır, psikolojik sağlamlığın bir parçası haline gelir.
🪄 Ama bilim bize şunu da söylüyor: Tahammül sınırsızlaştığında, bu yük ağırlaşır; tükenmişlik ve “batık maliyet” yanılgısı devreye girer. Yani sırf çok emek verdik diye sürdürülemez bir hedefi taşımaya devam edebiliriz.
Araştırmalar, sağlıklı öz-düzenleme için iki becerinin birlikte çalıştığını gösteriyor:
💫 Gerektiğinde tahammül edip yükü sırtlamaya devam edebilmek,
💫 Gerektiğinde de o yükü indirmeyi bilmek ve enerjiyi yeni hedeflere yönlendirebilmek.
Aslında vazgeçmek çoğu zaman bir yenilgi değil, tam tersine psikolojik esnekliğin (psychological flexibility = değişime uyum sağlayabilme, gerektiğinde sürdürme gerektiğinde bırakma kapasitesi) göstergesidir. Çünkü ulaşılamaz hale gelen hedeflerden ya da zorlayan bir ortamdan çekilmek hem zihinsel sağlığı hem de değerlerimizle uyumu korur.
💈Tahammül, sabır ile teslimiyet arasında duran ince bir çizgidir.
Onu sınırlar içinde kullandığımızda, taşıdığımız yük dayanıklılığa dönüşür.
Ama sınırları aştığında, sessiz tükenmişliklerin kapısını aralar.
Viktor Frankl’ın dediği gibi:
“İnsanın güçlü olması, her şeye katlanması değil; anlamlı olana tutunmasıdır.”
❓Siz kendi hayatınızda tahammülün sınırlarını nasıl çiziyorsunuz?
Ya da
❓Sizin için tahammül, daha çok hangi yüzüyle kendini gösteriyor?
Kıymetle kalın,
Elif Yeniçeri





Yorumlar